Kurumsal tanıtım ve kurumsal gücümüzün, yönetim anlayışının gereği olarak Edirne İlindeki kamu kurum ve kuruluşları arasındaki işbirliği, dayanışma ve ortak çalışma kültürünü geliştirmek amacıyla Sayın Valimiz Sayın Hüseyin Kürşat KIRBIYIK’ın bilgisi ve katılımlarıyla Bölge Müdürlüğümüzce, Trakya Üniversitesi Sultan II.Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesinde kahvaltılı toplantı organizasyonu düzenlenmiştir.
Toplantıya, Edirne Valimiz Sayın Hüseyin Kürşat KIRBIYIK, Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa ÇAKMAK, Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı Necati GÖRGÜLÜ, İdare Mahkemesi Başkanı Yüksel ARSLAN, Vergi Mahkemesi Başkanı Gökhan BALABAN, Vali Yardımcısı Ali UYSAL, Vali Yardımcısı Sıdkı ZEHİN, İl Emniyet Müdürü Mustafa ALÇALAR, Jandarma Komutanı J. Alb. Taşkın KELEŞ ve beraberindeki Edirne İli Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Bölge Müdürleri ve İl Müdürleri katılım sağlamıştır.
Bölge Müdürümüz Sayın Hayrullah AKDEMİR, Tapu ve Kadastro teşkilatının son dönemindeki projeler, modernizasyon ve gelişmeler hakkında kapsamlı bilgi vererek, kurumlar arasındaki işbirliğine ve ortak çalışma kültürüne vurgu yapmıştır. Katılımcıların, Sultan II.Bayezid Külliyesinin ambiyansı ile birlikte sıcak bir sohbet ortamında geçen kahvaltılı toplantıda kurumumuzun tanıtımından çok memnun kaldığı gözlemlenmiştir.
Toplantıya katılım sağlayan Kurum yöneticileri tarafından kahvaltı organizasyonundan duyulan memnuniyet ifade edilmiş, benzer toplantıların önemine vurgu yapılmış ve devamı konusunda fikir birliğine varılmıştır.
Edirne'de bulunan Trakya Üniversitesi Sultan II.Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi, almış olduğu uluslararası ödüllerle adını yurt içi ve yurt dışında duyurarak, bir Osmanlı darüşşifasını günümüzde gerçek anlamda yaşatan tek müzedir. Bu özelliğiyle geçmişteki Selçuklu ve Osmanlı darüşşifalarının, tıp tarihimizdeki önemine ışık tutmaktadır. Sultan II. Bayezid Külliyesi; döneminin en önemli, sağlık, sosyal, eğitim ve dini kurumlarından biridir. Külliye; hastane, tıp medresesi, cami, misafirhane, imaret, hamam ve köprü gibi çok sayıda birimden oluşur. Çok amaçlı düşünülen bu kompleks aynı zamanda dönemin sosyal devlet anlayışını yansıtır. Külliyenin şifahanesinde hastalara bakılmış, medresesinde öğrenciler yetiştirilmiş, camisinde ibadet edilmiş, tabhanesinde misafirler ağırlanmış, aşhanesinde ise fakir fukara doyurulmuştur.Darüşşifa, az personelle çok hizmet vermeyi amaçlayan merkezi bir hastane olması ve bu alandaki ihtiyaçlarının ayrıntılı bir şekilde düşünülerek planlanmış olması açısından dünyada ilktir, benzerleri batıda ancak 200 yıl sonra yapılmaya başlamıştır. Bu hastanede, musikinin ve su sesinin huzur verici tınıları taş duvarlarda yankılanarak şifaya dönüşür. İbni Sina'dan Farabi'ye; Selçuklulardan Osmanlılara uzanan köklü bir müzik terapi anlayışı, fiziksel ve ruhsal hastalıkların tedavisinde başarı ile uygulanır.
Evliya Çelebi'nin "Orada öyle bir darüşşifa vardır ki; dil ile tarif edilmez, kalem ile yazılmaz" diyerek tanımladığı hastanesi, 400 yıl boyunca aralıksız olarak hastalara şifa dağıtmıştır.